Bu Blogda Ara

19 Kasım 2011 Cumartesi

Derneğin ilk kurucularından Mustafa Aydın ile söyleşi...

Hukukçular Derneğinin ilk kurucularından Mustafa Aydın ile yapılan söyleşiyi yine 8. sayımızda okuma fırsatı bulabileceksiniz...
 "Sıcak geçeceği söylenen Ramazan ayı içinde ağustosun sonlarına doğru İstanbul’da bardak boşanırcasına bir yağmur yağıyor. Sanki kuraklıktan mağdur Somali halkına gönderilen yardımlar , gökyüzünden rahmet olarak ülkemize geri dönüyor.  İşte böyle bir günde sözleştik derneğimizin ilk kurucu başkanı Av. Mustafa Aydın ile. Başkan Cavit Tatlı’nın bürosunda buluştuk. Buluşmayı için gerekli irtibatları sağlayan Onursal Başkanımız Necati Ceylan ile de Bakırköy’de buluştuk.
Ataköy’de ki apartmanın merdivenlerinden çıkarken dimdik, asırlık bir çınarın kapıda güler yüzü ile bizi beklerken bulduk. Muhterem zevceleri Zuhal Hanım eski komşuluk ve dostlukların kalmadığından bahsederek biraz sitem etti. Anlaşılan aranıp sorulmamaktan şikayetçi idi. Onursal başkanımız Av. Necati Ceylan gerekli açıklamalarda bulunurken biz hiç sesimizi çıkarmadık, artık ortada bir günah varsa,  diğer olaylarda ki  bütün günahlar gibi  Onursal Başkanımızın omuzlarında kendisine bir yer bulur diye düşündük. Netice de insanlara  çok maddi ve manevi yükleri taşıdıktan sonra   Onursal Başkanlık payesi verilerek teşekkür edilmez mi?
Sohbet esnasında Derneğimizin ilk başkanı Av. Mustafa Aydın’ın 1917 yılında nüfusa kaydedildiğini ama daha önce doğmuş olabileceğini, kendisinin geç kaydedilmiş olabileceğini öğrendik. İlk başkanımızın beş kız evlat sahibi. Son başkanımız Av. Cavit Tatlı’da benimde üç kızım var dedi. Neyse ki yeni başkanımızın önünde, aradaki mesafeyi kapatmak için uzun seneler var. Cenneti garantilemiş iki babayı ve başkanı yanyana görmek güzel bir duygu…94 ve 35 yaşında iki başkan yan yana duruyordu.
Öncelikle derneğimizin 40. Yılı sebebiyle hizmeti geçen üyelerine verdiği plaketi sunduk. Kendisi o anda çok duygulandı: “beni çok bahtiyar ettiniz, bu hayatta aldığım en kıymetli hediyelerden biri.” dedi.
Kendisinin bir avuç arkadaşıyla diktiği fidan, 40 yaşında bir ağaç olmuştu. Ülkemizde 40 yaşında kaç kurum vardı ki? Aslında bahtiyar olan bizdik. Mensubu olmaktan mesut olduğumuz derneğimizin kurucularına,  minnettarlığımızı bu ufak vesile ile gösterme fırsatı bulduk. Hakları hiçbir zaman ödenmez. Sonra röportaja başladık."...Devamı İdeal Hukuk Dergisi 8. Sayısında...

Hiç yorum yok: