Bu Blogda Ara

19 Kasım 2011 Cumartesi

Başlarken...(7. Sayı)

       İdeal Hukuk Dergisi yeni yayın kurulu ve yeni yayın anlayışıyla bu yılda siz değerli okurlarıyla buluşuyor. Digesta, "hominum causa omne ius constitutum est" der. Yani "bütün hukuk insanlar içindir" . İnsan için var olan hukuk kurallarının olmazsa olmazlarını hatırlamak, tartışmak, yeniden düşünme kanaatini uyandırabilmek amacındayız...
      Günümüzde hukukta yaşanan kargaşanın ve ölçüsüzlüğün hangi boyutlara vardığı düşünülecek olursa bu tarz çalışmaların bir ihtiyaç olduğu, fakat hatalarımızın ve eksikliklerimizin mutlaka olacağı, yanlışlarımızı düzeltecek, eksik bıraktığımız hususları tamamlayacak meslektaşlarımıza, kapımızın her an açık olduğunu belirtmeliyim...     Arzumuz, damarlarda dolaşan kan gibi, kapağının altında nabız atışları duyulacak kadar canlı, günceli yakalayan ama güncelde boğulmayan uzun süre hatırdan çıkmayacak, bir gün mutlaka tekrar okunmak isteneceği için kütüphanenizin bir köşesinde yer edecek iyi bir dergi çıkarabilmek...
     Derginin ağırlığını hukuk makalelelerine vermekle beraber, bazı kavramların yeniden tartışılıp düşünülmesi, -en azından hatırlanması gereğine binaen - her sayıda bir kavrama ağırlık verme kararını aldık. Bu sayıda "Adl mucib-, salah-ı cihandır" denilen "adalet" üzerine yoğunlaştık.
     Frederick Nietsche "Yaptığınız işin felsefesini yapmazsanız yalnızca teknisyen olarak kalırsınız" der. Demokrasi, özgürlükler, insan hakları gibi batılı kavramların yeniden yorumlanması ve tartışılmasını, bütün hakların kaynağı olan "Hak'ın Hakkı" kavramıyla insanların maddi ve dünyevi yanlarının yanı sıra onların metafizik yanları ve inançlarının da hukuk devleti ilkesi içinde tartışılmasını, konuşulmasını ileriki sayılar için hedefliyoruz. Yol arkadaşlığımızın gidişatını siz değerli okuyucuların teveccühleri, eleştiri ve katkıları belirleyecek....
    Ülkemizin son yıllarda, bölgesel ve küresel çapta gittikçe güçlenmesi, geleceğin dünyasında lokomotif görevi yapacağının müjdesini verir niteliktedir. Yiğit düştüğü yerden kalkar sözünü teyit edercesine...Dünyanın kalbi tekrar buradan atacak inşallah. Yeter ki bizler bu müjdenin kurşun gibi ağır yükünü taşımaya azmedelim.
      Bu baş döndürücü hız ve değişime hukukçular olarak, vicdanlarımızla, adaletten yana tavrımızla ve ufkumuzu çok geniş tutarak ya katkıda bulunacağız ya da tarih yapma fırsatını izleyici koltuğunda tamamlayacağız. Bir üstadın deyimini küçük bir değişiklikle söylecek olursam "dehrin öyle bir dem'ine geldik ki sıradan bir hukukçu olmaya hakkımız yok". Bizler beşeriyet adına düşünen, araştıran, bütün insanlığın hatta mahlukatın ıstırabını kendi meselesi adletmiş, tüm insanlığın göz yaşını dindirmeye namzet, batıya ilişkin platonik aşk ve nefret arasında gidip gelen patalojik bunalımlarını aşmış ve bu bağlamda esaslı sorular sormaktan ve cevaplar aramaktan korkmayan hukukçular olmalıyız.
      İşte o vakit Necip Fazıl'ın "Anadolu kıtası büyüklüğündeki dava taşı"'nı gediğine koymayı başaracak, diğer bir şairin "güneş çağ öncüleri" dediği, elleri altın çağ mimarı genç ve asil entelijansiya yetişecektir.
      Fakat Gandhi'nin dediği gibi bizler dünyada görmek istediğimiz değişimin kendisi olmadıkça hiçbir değişim gerçekleştirilemez. Değişim ise ezelden geleni hatırlamakla başlamalı belki. İnsanlara insan olduklarını daha çok anlatmalıyız der ya Tarkovsky, bizim de amacımız en başta kendimize insan olduğumuzu hatırlatmak ve unutturmamak.

Ala istihyain arz ederim.


Av. Şebnem Taşan Kurt (Editör)

Hiç yorum yok: